
Mehmet Akif Ersoy-Hayatı-Biyografisi
Yazarın Adı:Mehmet Akif Ersoy
İstiklâl Marşı’nın şairi (1873-1936).
İstanbul’da doğdu; Fatih’te Mahalle Mektebi’nde ve Rüştiye’de okudu. Siyasal Bilgiler Okulu’na (Mülkiye) devam ederken babasını kaybedince geçim sıkıntısına düştü. Bunun
üzerine parasız yatılı bir okul olan Halkalı Baytar Mektebi Âlisi’ne (Yüksek Veteriner Okulu) girdi. Bu okulu bitirdiğinde 20 yaşındaydı. Mehmet Âkif daha çocukken,
babasından Arapça ve Fatih Camii başimamından da Kur’an dersleri almıştı.
Akif, Baytar Umum Müdürlüğü’nde müfettiş yardımcılığı görevi aldı ve görev dolayısıyla Anadolu, Rumeli ve Arabistan’da birkaç yıl dolaştı. Bu arada ziraat okullarında ve
Dârülfünun’da (üniversite) ders verdi.
Mehmet Akif Ersoy şiirlerini 1908-1910 yıllarında Sıratı Müstakim (Doğru Yol) dergisinde yayımladı, daha sonra bunları Safahat adlı kitabında topladı (1911). Bu şiirlerin
hemen hepsi zamanın toplumsal sorunlarını ele alan ve işleyen küçük manzum hikâyelerdir. Bu dönemde iktidardaki “İttihat ve Terakki Partisi ile yakın ilişkiler kuran Mehmet
Akif, partiye bağlı kulüpte Arapça dersleri veriyor, büyük camilerde yaptığı vaazlarla İslâm birliğini savunuyordu.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında devlete bağlı özel örgütün emrinde görevler yüklendi. Bu yıllarda Arapların Türklere karşı yürüttükleri bağımsızlık mücadelesi ve İslâm
dünyasının içinde bulunduğu çöküntü onu iyice sarstı ve kötümser yaptı. Fakat Anadolu’da Millî Mücadele başlayınca, Türkiye’nin bağımsızlık kazanıp kuvvetleneceği ve
onun önderliğinde İslâm birliği ülküsünün gerçekleşeceği umuduna kapıldı. Bu inançla 1920’de Anadolu’ya geçti ve Burdur milletvekili olarak Meclis’e katıldı. İstiklâl Marşı’nı
bu sırada yazdı. Ama ne yazık ki daha sonra girişilen Atatürk devrimlerini benimsemeyerek yurttan ayrılıp Mısır’a gitti; 1936’da tedavi için yurda döndüyse de iyileşemeyerek
aynı yıl içinde öldü.
Mehmet Akif Ersoy, bütün şiirlerinde aruz ölçülerine bağlı kaldı. Gerçekçi ve ahlâkçı bir anlayışla yazdığı şiirleri, aruzun en iyi kullanılış örnekleri sayılır. Şair, İslâm birliği
ülküsüne olan afin bağlılığı yününden, Ziya Gökalp’ın önderlik ettiği Türkçülük ve Tevfik Fikret’in öncüsü olduğu hümanizm akımlarına karşı durmuş, bu nedenle Atatürk
devrimlerine de ters düşmüştür.
Yorumunuzu bırakın