Malını, düzenbaz bir düşman alıp-götürürse
Bir yol kesen, bir yol keseni götürmüş olur.
Dünyada diken tohumunu eken kişi…
Kendine gel,
Onu gül bahçesinde arama sakın.
Sufinin defteri, harflerin karalaması değildir;
Kar gibi bembeyaz gönülden başka defteri yoktur onun.
Bedenine yağlı – ballı yemekler verdikçe
Özünde bir semizlik göremezsin.
Beden, miskler içinde olsa gene de ölüm günü, pis kokusu duyulur.
Miski bedenine değil, gönlüne sür;
Misk nedir; ululuk sahibi Tanrı’nın tertemiz adı.
Düşüncen gülse gül bahçesisin
Dikense külhanına atılacak odunsun.
Hikmeti istediğin kadar söyle
Sen ehil değilsen uzaktır o senden.
İster yaz, belirt, ister söyle, anlat faydası yok.
O senden yüzünü gizler
O inatçı, bağlarını koparır da kaçar senden.
Fakat yanar – yakılırsan, okumasan bile yanlışını görür de, o bilgi
Elinde alışmış bir kuşa döner.
O, her usta olmayan kişinin yanında durmaz.
Köylünün evindeki tavuş kuşu gibi hani.
Sana, Tanrı’yı anmaya, O’na dua etmeye izin verildi
O dua edişten gönlüne bir ululuk geldi.
Kendini Tanrı’yla konuşuyor gördün
Hey gidi-hey, niceler var ki bu zan yüzünden Tanrı’dan ayrı düştü.
Dini, babandan bedava miras olarak buldun,
O yüzden başını diktin, şükretmiyorsun.
Mirasa konan adam, malın değerini ne bilecek?
Yorumunuzu bırakın