GÖKTÜRKLER’DEN KALAN ORHON YAZITLARI HEM TÜRK
TARİHİNİN, HEM DE TÜRK DİLİNİN İLK ÜRÜNLERİDİR. UYGUR
YAZMA VE BASMALARININ ÇOĞUNU BUDİZM’E İLİŞKtN
ÇEVİRİLER OLUŞTURUR. ORHON YAZITLARININ SİYASAL İÇERİĞİ,
UYGUR YAZMALARINDA DİNSEL İÇERİĞE DÖNÜŞMÜŞTÜR
Türkçe ilk yazılı ürünler VI. yüzyıldan kalmadır. Orta Asya Türkleri’nden kalan bu yazılı ürünler, bulunduğu bölgelere göre Orhon Yazıtları, Yenisey Yazıtları ve Altay (Lena ve Baykal, Doğu Türkistan, Orta Asya, Doğu Avrupa) Yazıtları olarak adlandırılır.
Orhon Yazıtları. İlk Türkçe yazıt, Göktürk kağanı Muhan’ın kardeşi Mahan Tegin’in anısına diktirdiği Bugut Yazıtı’dit (581 ?). Göktürkler’den kalan ikinci yazıtsa Çoyren Yazıtı’dır (688-692 arası). Bugün Moğolistan’da, Orhon ve Yenisey ırmakları yöresinde yer alan yazıtların en önemlileri Ongin (ykl. 720), Küli Çur veya Ihe Hüşotü (ykl. 720-725), İhe Ashete (724 ?), Tonyukuk (726 ?), Kültigin (732), Bilge Kağan (735), Nalayha (ykl.730), İhe Hanuin Nur (ykl. 730) yazıtlarıdır. İkinci Göktürk Kağanlığı döneminden kalmış olan bu yazıtlar resmî ağızdan yazılmış tarih niteliği taşımaktadır: Göktürk (veya Köktürk) Kağanlığı, tarihte Türk adıyla kurulmuş ilk devlettir; bununla birlikte yörenin bozkır devletlerinin özelliklerini taşır. Aynı soydan gelen boylar il adıyla merkezî bir otoriteye bağlanmış, siyasal erk bütünüyle orduya dayandırılmıştır; ekonomik güç de büyük ölçüde akınlannda ele geçirilen ganimetlerle sağlanır. Çinlilerle, yöredeki diğer Türk boylarıyla yapılan savaşlar, kazanılan zaferler, uğranılan yıkımlar «il »i toparlayabilmek için verilen askerî ve siyasal çabalar hep bir bildiriye zemin hazırlar. Kültigin ve Bilge Kağan yazıtlannda konuşan hep Bilge Ka-ğan’dır: Bilge Kağan, anı-söylev karışımı üslubuyla kimi zaman yaptıkları, yapmak istedikleri konusunda halkına açıklamalarda bulunur, kimi zaman da düştüğü yanılgılar nedeniyle halkını a-zarlar. Bilge Kağan’ın siyasal söylemi her vesileyle tekrarlanır: « Türklük bilincini oluşturup Türk birliğini sağlamalıyız. Zamanı tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölümlü doğmuştur. Ama aynı soydan Türk boylarının oluşturduğu il sonsuza kadar yaşayacaktır ». Uygur edebiyatı. Uygur Hanlığı döneminden kalan yazma ve basma eserlerin çoğu Budizmle ilgilidir. Uygur edebiyatının birbirine bağlı iki özelliği vardır: biri hemen tümüyle dinî bir nitelik göstermesi, diğeri çeviri ağırlıklı olması. Budist metinlerin çoğunluğunu Çince, Tibetçe, Sanskritçe, Toharca, Soğdakça çeviriler oluşturur. Ayrıca kimi Budist kavramların Türkçelerinin türetilmiş olması da, Budizm’in yayılmasında etkili olmuştur.
Çeviri hikâyeler (Avadana ve Jataka) halk topluluklarına dinî coşku vermek amacıyla hazırlanmıştır. Hatta daha etkili olması için okunmanın yanı sıra sahneye konulabilecek bir yapı da göstermektedir. Mesela Toharca’dan çevrilen Maitrisimit, sahneye konulmak üzere hazırlanmıştı. Uygur tiyatro sanatında körünç (sahne eseri), körünçlük (sahne), körünççü (seyirci, izleyici), kö-rünçlemek (seyretmek, izlemek) gibi kelimelerin bulunması tiyatroya verilen önemi gösterir. Uigurica dizisinde yayımlanan hikâyelerin çoğu dinî içeriklidir; ayrıca olaylar da çoğu zaman soylular arasında geçer. Prens Bhadra’nın Kral Brahmadatta ile evlenmesi; Arjuna Yiğit ile Hi-dimba Devin Hikâyesi; Prijankara Hikâyesi; Sabırlı Prens Hikâyesi; Sevginin Gücü Üzerine Hikâye. Uygurca yazmalar arasında « Pança Tantra » hikâyeleri de bulunmuştur.
Buddha’nın vaazlarını içeren dinsel metinler surra’ların (Uygurca sudur) büyük bir bölümü Çince’den çevrilmiştir: Altım Yanık’u (Suvarnaprabhasa sutra), Beşbalıklı Sıngu Seli Tutung adlı bir Uygur bilgini çevirmiştir. Kitapta, Budizm’in ilkeleri ile Buddha’nın efsanevî yaşamından kimi kesitler yer almaktadır. Sekiz Yüknıek (Sekiz Yığın) sekiz türlü bilinci ve buna dayanan madde dünyasının oluşumunu anlatır; yaşamla ilgili kimi bilgileri de içerir. S.S. Tutung, Hsüan-Tsang biyografisini de Türkçe’ye çevirmiştir: Çinli Budist Hsüan Tsang’ın 629-645 arasında Türkistan üzerinden Hindistan’a yaptığı geziyle ilgili notlarını ve derlediği Budist metinleri, ölümünden sonra öğrencileri bir biyografi kitabı şeklinde bir araya getirmişlerdir.Manici Uygur edebiyatında ilahiler ve Aisopos hikâyeleri görülür. Mani’nin bir kitabı İkiYıltızNom (İki Kök Kitabı) adıyla Uygurca’yaçevrilmiştir. Doğu Türkistan ve Turfan’da bulunan metinlerden birinde Bögü Kağan’ın Maniciliği nasıl benim sediği anlatılmaktadır. Huastuanift ise bir tür tövbe kitabıdır. Hıristiyan Uygur metinleri arasındaKitabı Mukaddes’ten çevrilmiş birkaç sayfa anılabilir.
Teşekkür ederiz güzel bilgiler